Çinko, insan vücudunun hemen hemen her hücresinde bulunabilen bir eser elementtir. 300’den fazla enzimin bir parçasıdır ve diğer tüm minerallerden daha fazla enzimatik reaksiyona katılır. Enzim, eğer element veya vitamin yoksa iyi performans gösteremez; çinkonun bu kadar çok sayıda enzimdeki merkezi rolü nedeniyle, seviyesindeki bir azalma neredeyse tüm vücut sistemlerine yansır. Enzimlerde oynadığı role ek olarak, birçok hormonun düzgün çalışması için çinko gereklidir. Çinko, enerji metabolizmasında, proteinlerin sentezinde, hücrelerin büyümesinde ve kolajen oluşumunda rol alan bir mineraldir. İnsan iskeletinin kemik kütlesi veya kaslarında yüksek konsantrasyonda çinko bulunur.[1]
Düşük bağışıklık ve sonuç olarak, tekrarlayan soğuk algınlığı, bozulmuş tat ve koku duyusu, gastrointestinal sistemin kronik iltihabı, saç dökülmesi, akne, dermatit, egzama, yavaş yara iyileşmesi, görme keskinliği kaybı, tırnaklarda soyulma ve beyaz lekeler.
Özellikle glukokortikoid grubu veya soya proteini ve yüksek selenyum içeriğine sahip ilaçların kullanılması, ince bağırsakta çinkonun emilimini yavaşlatarak eksikliğine yol açabilir.[7]
Kronik çinko eksikliği ile çocuklarda büyüme geriliği mümkündür.
Grup | Yaş | Çinko Miktarı (mg) |
Yenidoğanlar | 0.0-0.5 | 3 |
Bebekler | 0.5-1.01 | 5 |
Çocuklar | 1-10 |
10 |
Yetişkinler | +11 | 15 |
Hamiler Kadınlar | 20 | |
Emzirme Döneminde kadınlar | 25 |
Günlük çinko ihtiyacı erkekler için 15 mg ve kadınlar için 12 mg’dır. [1]
Çinko, soğuk algınlığına neden olabilecek virüslere karşı doğrudan etki göstererek virüslerin vücuttan uzaklaştırılmasını sağlar.[8]
Bir kişinin bağışıklığında vücuttaki çinko eksikliğinden kaynaklanan azalma varsa, bu tür ilaçların soğuk algınlığı salgınları döneminin başlangıcından bir ila iki ay önce koruyucu olarak alınması hastalanma riskini azaltabilir.
Çinko, bağışıklık sisteminin hemen hemen her alanında rol oynar. Çinko içeren besin takviyeleri almak, yaş ilerlemesiyle hasar gören bağışıklık sistemini eski haline getirebilir. Vücuttaki bağışıklık hücrelerinin seviyesindeki düşüş, bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve enfeksiyon riskinin artmasına ve bağılıklık sisteminin zayıflamasına neden olur. Çinko açısından zengin diyet takviyeleri bağışıklık sistemini önemli ölçüde güçlendirebilir.[8]
Düşük çinko seviyeleri erken doğum yapma, düşük kiloda bebek doğurma ve bir gebelik zehirlenmesi olarak bilinen preeklampsi (kan basıncında artış, su tutma ve idrar yoluyla protein kaybının olduğu ciddi belirtileri olan gebelik sorunu) ile ilişkilendirilmiştir. Hamilelik sırasında çinko takviyesi alanların, çinko takviyesi almayanlara kıyasla kilosu daha yüksek ve baş çevresi daha büyük bebekleri olmuştur ve daha az gebelik sorunlarına maruz kalmışlardır.
Anne sütündeki çinko düzeyi zaman içinde azalacağından ek beslenmeye geçmeyen uzun süre anne sütü ile beslenen bebeklerde çinko eksikliği riski artmaktadır. [17]
Büyümedeki önemi nedeniyle gebelik ve emzirme dönemlerinde annelerin çinko yönünden yetersiz beslenmesi bebekte gelişimsel geriliğe ve anne karnında doku/organ bozukluğuna neden olmaktadır.[17]
Hamilelik, emzirme, diabetes mellitus ve romatizmal hastalıklarda çinko endikedir (ilacin kullanılması gerektiren durumlar), doktor tarafından doz ayarlaması yapılmalıdır.
Çinko, antibiyotikler ile etkileşime girerek bağırsaklardan emilimini azaltır. Bu sorunu çözmek için, takviye ve antibiyotik alımını bir saatlik zaman aralığıyla almanız tavsiye edilir.
Çinkonun kahve ve çay ile birlikte alınması önerilmez; içlerinde bulunan tanen (tannik asit) nedeniyle çinkonun kan dolaşımında emilmediği bir film oluşturur. Ayrıca çinkoyu demir ile birlikte almak çinko emilimi minimuma düşürür.
A, C, B2 ve B6 vitaminleri, çinko ile birbirlerinin absorbsiyonunu (emilimini) artırır.
Çinko genellikle yemekten 1-2 saat sonra alınması tavsiye edilir.